12 Ocak 2011 Çarşamba

120M - 2/6

İlk yazıda Tomas'ı yazmıştım. Seriye devam edelim.

HAİM MİCHAEL REVİVO

2000-01 sezonu öncesinde Fenerbahçe’de büyük bir çalkantı yaşanmıştı. Aziz Yıldırım’ın başkanlığa gelişinden sonraki ilk iki senede ligde sırasıyla elde edilen 2.lik ve 4.lük dereceleri yeterli görülmemiş, Aziz Yıldırım’ın koltuğu sallanmaya başlamıştı. Takımda büyük bire revizyona gidileceği hissediliyordu.

Bunun üzerine son sezonu 3 hocayla (Rıdvan Dilmen, Zdenek Zeman, Turan Sofuoğlu) tamamlayan takımın başına Milli Takım ile 2000 Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek final oynayan Mustafa Denizli getirildi. Takımda yer alan 14 oyuncu başka kulüplere satıldı veya kiralandı. Ve toplamda 30.000.000 (yazıyla otuz milyon euro) harcanarak tam 13 oyuncu transfer edildi ve 6 genç de altyapıdan A takıma katıldı (genç Semih bunlardan biriydi). Bu oyucular içerisinde en pahalı olanı 6.600.000€ bedelle İspanya La Liga ekibi Celta Vigo’dan alınan Haim Michael Revivo’ydu.

Revivo o dönem futbolda çok da ismi zikredilmeyen İsrail’in Eyal Berkovic ile en büyük futbolcularından biriydi. Ülkesinin Maccabi Haifa takımında geçirdiği 2 sezonda 57 maçta 45 gol atmış, üst üste 2 kez gol kralı olmuş ve ligin en iyi oyuncusu seçilmişti. Bu performansıyla gittiği Celta Vigo’da 4 sezonda 99 maça çıkmış ve 25 gole adını yazdırmıştı. Artık adı, La Liga’nın da kalburüstü 10 numaraları arasında sayılıyordu.

Fenerbahçe’ye geldiğinde kendisinden beklenenler çok fazlaydı. Takımın o sezonki en pahalı transferi olması, FB’nin yıllardır Hagi’ye karşılık olarak kaliteli bir 10 numara veya takımı yönetecek bir isme sahip olmaması, kaybedilen şampiyonluklar, Galatasaray’ın hegemonyası gibi birçok etmen Revivo üzerindeki baskıyı arttırıyordu. Gelişiyle, isminin İbranice’deki karşılığı gibi, takıma “hayat” getirmesi bekleniyordu belki de. Ancak o rahat yapısı, kendine güvenli oyunu ve müthiş zekâsıyla tüm bunların altından kalkmasını bildi.

Daha Fenerbahçe formasıyla çıktığı ilk lig maçında Kocaelispor’a golünü attı.Taraftarın arzu ettiği, takımı sahada yöneten ve zor anlarda tabiri caizse sazı eline alan 10 numara olmuştu. Sezonun ortalarından itibaren Kennet Anderson ve özellikle Serhat Akın ile yakaladığı uyum adeta parmak ısırtıyordu. Ara ara sakatlık ve formsuzluklarla sekteye uğrayan ama genel olarak mükemmele yakın performansı ile sezon sonunda takımın elde ettiği şampiyonluğa 14 gol ve 9 asist ile en çok katkı sağlayanların başında geliyordu. O sezon sonunda hakkıyla 2001 yılının en iyi yabancısı ödülünü aldı.

Nerdeyse tüm taraftarların sevgilisi oldu. Sahadaki performansına ek olarak saha dışında da düzenli aile yaşantısı, mütevazı, akılcı ve sempatik tavırları ile takım içinde de çok sevilen ve sayılan biri olması ve taraftarla geliştirdiği iyi diyalog sayesinde Ogün’ün ardından 2. kaptanlığa getirildi.

Kadıköy’deki 2. sezonuna da Samsunspor karşısında hat-trick yaparak başlayan Revivo, ilk sezonda ortaya koyduğu form grafiğinin bir benzerini (lige formda başlangıç, devre arasına kadar rölantide, kalan yarıda ise yüksek, gollü performanslar)sergileyerek seviyesini korudu. Bu performansıyla kaydettiği 13 gol ve 7 asist, takımın Avrupa’da sıfır çekmesi, Mustafa Denizli’nin istifası ve bunlar gibi bir takım olumsuz etkenle birleşince takımın şampiyonluğu yakalamasına yeterli olmadı ve takım sezonu Galatasaray’ın 3 puan gerisinde 2. tamamladı.

Aziz Yıldırım’ın lig 2.liğini başarısızlık kabul eden zihniyeti dolayısıyla yine transferde büyük harcamalar yapıldı ve Arjantin ile Dünya Kupası’nda boy gösteren Ariel Ortega ( River Plate’ten 6.500.000€ bedelle alındı.) başta olmak üzere bir dizi transfer yapıldı. Ortega ve Revivo aşağı yukarı aynı bölgenin oyuncuları olmalarına rağmen hazırlık maçlarında Lorant bu iki ismi beraber oynattı ve verim almayı da başardı. Sadece 7 hazırlık maçında 8 gol 2 asist kaydetti. Ancak 2002-03 sezonu başladığında bu ikili aynı performans ve uyumu lige taşımayı başaramadı. Lorant da Ortega’yı Revivo’ya tercih etti ve ona daha çok şans verdi. Bunun üzerine Revivo huzursuz olduğunu belli eden açıklamalar yapmaya başladı, formu da gözle görülür biçimde düşmüştü. Devre arasında takımdan ayrılmayı kafasına koyduğunu da çok geçmeden basına açıkladı.

Sezonun devre arasına yaklaşılırken alacaklarına karşılık bonservisinin verileceği ve Bundesliga takımlarında Hamburg’a transfer olacağı konuşuluyordu. Ancak Hagi’nin futbolu bırakmasıyla yeni bir 10 numara arayışına giren Galatasaray ani bir transfer hamlesiyle Revivo’yu renklerine bağladı. Bu transfer de Hagi’nin jübile yaptığı dönemde sarfettiği “Türkiye’de yerimi doldurabilecek futbolcu Revivo’dur.” sözleri de etkili olmuştur belki de kim bilir, ama Fenerbahçe taraftarının en sevdiği oyunculardan olan Revivo 82 maçta 34 gol ve 24 asistlik performansıyla Kadıköy’den ayrıldı.

Türkiye’ye alışmış olmasının da etkisiyle yeni takımına çabuk uyum sağlasa da artık futbol oynamaya karşı çok hevesli olmadığı hissedilebiliyordu. Yine de Galatasaray formasını giydiği ilk lig maçında Bursaspor ağlarına 3 gol bırakmasını bildi. Ancak daha sonra “kendisinden haber alınamadı” ve oynadığı diğer 12 lig maçında istenen performansı sergileyemedi. Toplamda Galatasaray formasını giydiği 15 maçta kaydettiği 5 golle Türkiye macerasını noktaladı.

Sezon sonunda doğduğu şehrin takımı olan F.C. Ashdod’a transfer oldu. Orada geçirdiği 1 senenin sonunda futbolu bıraktığını açıkladı. Milli takım kariyeri boyunca da 67 maçta 15 gol kaydetti. Şu anda başarılı bir iş adamı olarak İsrail’de yaşantısını sürdürüyor ve satın aldığı F.C. Ashdod takımının da başkanı. Hatta bu kulübün renklerini de satın aldıktan sonra sarı-kırmızı olarak değiştirmiştir.

Her biri diğerinden güzel, jeneriklik frikik golleri, gollerden sonra attığı taklaları ve sevincini saha kenarındaki engelli taraftarla paylaşması, boynundaki zinciri saha dışında sessiz sedasız yürüttüğü hayır işleri ve sempatik tavırlarıyla Türk futbol tarihinde ve taraftarların anılarında yerini almıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder