12 Ocak 2011 Çarşamba

...

"Elveda çocukluğumuz, elveda anılarımız, elveda hayat okulumuz, elveda evimiz, elveda en sağlam kardeşliklerimizin temeli, elveda Ali Sami Yen..." tribünden sevgili Güven kardeşim yazmış, noktasına dokunamadım.

Dayanabilirim sanıyordum ama dayanamadım. Gerçekten ağır geldi biraz. Hala kafamı toplayıp bir şeyler yazacak gibi hissetmiyorum kendimi. Bir yandan da çok şanslı hissediyorum kendimi, her şeyiyle dolu dolu yaşadım Ali Sami Yen'i. 14 sene sonra şampiyonluğun geldiği Eskişehir maçı ve Neuchatel Xamax maçları hariç keşke şu maçta da olsaydım diyebildiğim bir maç yok, o ikisine de gitmiş olsaydım bile yaş icabı bir şey hatırlama imkanım yoktu. Keşke şunu da yapabilseydim gitmeden bir o eksik kaldı diyebileceğim bir şey de yok. Birbirimizi doya doya yaşadık Ali Sami Yen'le. "Her köşende bir anım var" diye bağırıyoruz ya, onu laf olsun diye değil hissederek bağırabilmek çok özel bir mesele gerçekten.

Neyse uzun yazmayayım dedim yazdıkça geliyor devamı burada keseceğim. Biraz zaman geçsin üzerinden, içimdeki her şeyi dökmek istiyorum Ali Sami Yen'le ilgili, ne kadar başarabilirim bilmiyorum.

Yeni stada gitmeyi bir nebze gönlüme kabul ettirebiliyorum, ama Ali Sami Yen'in yıkılacak olmasını gerçekten kaldırmıyor yüreğim. Buna da alışacağız ama elbette. Nasıl olacak işte onu ben de hiç bilmiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder